içinde

Ziya Hocam'a..🤍🤍🤍

Çok güzel bir yazı yazmışsın, geride kalan hafta Ziya Hocam,

Edu, Berber ve M.Can da harika yorumlar yapmış, bana pek bir şey kalmamış.. Yine de üç beş kelam edeyim.. Maksat, muhabbet olsun..

***

Hoca kalsıncı da değilim,  yok hayır gitsinci de..

Sevdiği takımın kaçırdığı maçı (neredeyse) olmayan Beşiktaşlı basit bir taraftarım sadece..

Bu profildeki biri olarak söylüyorum:

TD’e sabır için bazı ön-şartlar gerekir..

***

Milic ilk geldiğinde, sabredilmeye değerdi..

Alt sıralarda, sondan ikinci üçüncü sıralardaydı Beşiktaş, o vakitlerde..

Aldı takımı, şampiyon yapamadı belki ama üst sıralara taşıdı, ilk 5 içine soktu.

Takım iyi oynuyordu,

Seyri keyif veriyordu..

Taraftarlar, geleceğe dair hayal kurabiliyordu..

Milic, sabredilmeye değer bir antrenördü..

Nitekim sonraki sene, Ziya Doğan’lı şampiyonluk geldi..

***

Milutinovic zamanında, şampiyon olamadık, ama takım müthiş oynuyordu, keyif veriyordu.

Sabredilebilirdi,

Edilmeliydi,

Edilmedi, yazık oldu..

***

Milne, ilk 2 sezon başarılı(!!) olamadı, ama, takım harika oynuyordu,

Şampiyonluk mücadelesi veriyordu,

Kıl payı farklarla ligde 2. olmanın yanında bir sürü kupa alınıyordu..

Sabretmeye değerdi..

Sahaya sürdüğü takım, oynattığı oyun “merak etmeyin, olacak..” mesajı veriyordu taraftara..

Sabredildi, başarı geldi..

***

E.Sağlam’dan sonra Denizli geldi..

Öyle böyle değil, takım oynadı, şampiyon oldu..

***

Bilic, sabredilmeye değerdi..

Birçok maçta verem etse de bizi, sabra değerdi..

Azıcık homurdansak da sabrettik..

Nihayetinde, İngiltere hevesine tutsak olup takımı boşlamasaydı şayet şampiyon dahi olabilirdik..

Olmadı..

***

ŞG geldi,

Sabra gerek bırakmadı, doğruya doğru..

Ligin başından sonuna kadar “Ben buradayım..” diyen bir oyun oynattı Beşiktaş’a..

***

Lap-top recai geldi,

Puan yoktu,

Oyun yoktu,

Gidişat hoş değildi,

Sabretmedik,

İyi de ettik..

***

AA gittikten sonra SY geldi, sezonun yarısında..

Gözümüze pas sökücü sıktı..

Aynen Milic gibi aşağılardan aldı takımı, taa tepeye çıkarttı.. İşin şakası bir yana, “neredeyse” ilk yarım senesinde şampiyon yapacaktı Beşiktaş’ı, az daha zamanımız olsa..

Sabretmeye dahi ihtiyaç duymadık,

Günler, aylar keyifle geçti

Ve şampiyon olduk ertesi sene..

***

Sonraki sezon işler iyi gitmedi,

Yiğit adam, kendisi söyledi, erkekçe..

“Bu iş olmayacak..” dedi, gitti..

***

Karaveli, Camianın çocuğu,

Geldi, elinden geleni yaptı.. 

Çok sevdik, benimsedik, başarılı olmasını çok istedik,

Seve seve sabrettik, olmadı..

O da yiğitmiş, kendi arzusuyla affını istedi, gitti..

***

VI geldi… Yarım sezon çalıştı neredeyse..

İyi oynattığı maçlar da oldu, orta karar olan da..

Ama, nihayetinde geçer not aldı..

Sabretmeye karar verdik,

Yeni seneye de birlikte başladık.

Kafamızdaki tek soru işareti üçlü savunma sevdasıydı..

İşin matematiği belliydi çünkü,

Orta saha ve forvette 7 kişi,

Savunmada 3 kişi,

Savunmayı da ileri çıkartınca geride kalan 4 dönüm boşluk..

Savunmamızın gerisine atılacak uzun toplar ve aradan sızacak rakip hücumcuların kalecimizle bire bir, burun buruna kalma ihtimali mevcuttu..

***

Hocamızın taktiği, amansız baskı..

Ama 90 dk boyunca baskı yapacak bir takım, futbolun ruhuna uygun olsa da hayatın gerçeklerine ters..

Star Wars evreninde dahi yok böyle bir takım..

***

Üstelik, bu amansız pres rakibi boğduğu kadar bizi de halsiz bırakıyor..

Olmuyor yani, yapamıyoruz..

Ben de, yıllaaar önce, gençlik zamanlarımda ne atraksiyonlar planlardım zihnimde ama sıra uygulamaya geldiğinde partnerim, “Yok aşkım, aman.. Yapamam ben bunu..” der,

Biraz daha ‘zorlamaya’ (bkz: gıpraşma, sen de seveceksin..) kalkışsam, “Aa, ama canım.. Bu da neymiş böyle?.. Sitherim ben böyle işi..” deyip giyinir, giderdi..

Şakayı koy bir yana, oyuncular da zorlanıyorlar bu oyunu sahnelemek konusunda, her geçen hafta Ziya Hocam.. Hep birlikte gözlemekteyiz olanı biteni..

***

VI’in şahsı ile bizim ne gibi bir sorunumuz olabilir?..

Ama, görüyorsun işte oyun sıkıntılı,

İlk 11 anlamında kadro mühendisliği sorunlu,

Değişiklikler zamansal ve niteliksel anlamda sıkıntılı,

Hepsi bir yana, hocanın en güçlü olduğu yan, yani oyuncuların kondisyonu, fiziksel dayanıklığı kırmızı ışık veriyor..

Takım, her geçen hafta biraz daha edilgen bir havaya bürünüyor

***

Şimdi, “Olsun Sveri, sen yine de sabret..” dersin bana, amenna, başımla beraber,

Sabır dediğin emir erin olsun, kapında kulun kölen olsun.. O kolay iş.. 

Ama.. Hiç olmazsa şimdilik puan durumu idare ediyor olsa da oyunda tat yok, ruh yok, karakter yok, neşe yok, gelişme yok, umut yok be abi..

***

Öte yandan, 

Biz taraftarız, kendi aramızda boş boş konuşuruz, normaldir..

Biz dedik diye VI gitmez..

Hocayı sadece kendisi gönderir yaptığı; yapmakta olduğu ve ileride yapacağı hatalarla..

***

Sevdiğim bir fıkradır:

Genç kız uyuyormuş..

Rüyasında gecenin bir yarısı odanın kapısı açılmış ve çıplak, iri yarı, zebellah gibi bir zenci girmiş, içeri..

Kız korkuyla “kimsiniz..” demiş, “Ne yapacaksınız?..”

Boynunu bükmüş zenci,

“Rüya, sizin rüyanız hanımefendi..” demiş,

“Karar sizin.. Siz ne isterseniz onu yaparım ben..”

***

Rüya, bizim olduğu kadar VI’in de rüyası be Ziya Hocam..

Gitsin mi kalsın mı meselesinin kararı bizden çok onda..

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. abi bu yazdigin hocalar ve digerlerinin arkasinda saglam hocasini oyuncusunu ezdirmeyen su an baskanin parali yancisi bizden para alip hoca ve oyuncusunu gömüyo dis düsmana gerek yok benim sahsi düsüncem hoca ayni sergen hoca gibi köpek baliklarina atmislar yukardan seyrediyorlar nasil ugrastiklarini bu yönetim gitmedikce hic bir hoca basarili olamaz bizde

    6