Vayy, yoldaş? Bize haberi bırak, maber bile vermeden doom günü yapmışın kendine? Buzz gibi köpüklü kaaveleri de bir başına içersin şimdi sen.. Neyyys-se artık.
(kaç oldun hocu? bak, aramızda kalsın ama, “du’ biraz, bekle beni, yetişiyom..” diyorsan beklerim, haberin olsun.. ben de dinlenmiş olurum hem, biraz..)
Nice nice mutlu yıllara yoldaşım benim.. 🤍👍👏😏😎🍻
2
🤍🤍🤍🤍🤍
1
Serdar Hocam, can hocam.. 🤍🥰👍🙂
İyi, peki.. 👍🙂🤍
Seni seviyorum. Bu forumu da seviyorum. O nedenle kimden, nereden ve neden geldiği belirsiz bir “eksi” atmak yerine -şayet varsa- katılmadığım noktaları yazarak yanıtlıyorum. Ve elbette bu yaklaşımı kesin, net ve mutlak olarak, tersini şiddetle reddederek -şayet bir gün bu mecraya bir yazı yazarsam- kendim için de talep ediyorum..
Başlayalım: Bu koşulsuz teslimiyete asla katılmıyorum.. Herkes; kişi ya da kurum/kuruluş fark etmeksizin eleştirilir. Eleştirilmeye mahkumdur. Bir yargılama yapılır, Yüzlerce benzer davaya bakmış, kararlar vermiş yılların hakimi bir karar verir. Taraflardan biri kararı beğenmez, bir üst mahkemeye taşır. Bir üst mahkemenin vereceği karar da hatalı olabilir. O zaman daha üst, o da olmazsa bir üst (vs..) makamlara gidilir. Yani yapılan her iş, verilen her karar eleştirilebilir. Çünkü toplumun gelişimi ancak böyle sağlanabilir. İnsanın yücelişinin temelinde eleştiri yatar. Tabii ki her önüne gelenin, lafı ele alan her dangabozun ulu orta salladığı türden eleştirilerden söz etmiyorum. En az o kararı veren kadar yetkin birinin eleştirileridir benim sozünü ettiğim. O nedenle oyuncunun, teknik ekibin, hocanın ve nihayetinde başkanın da eleştirilmesi elzemdir. Peki bunu kim yapar yahut yapmalıdır? Hiyerarşik gidişe uygun olarak hep bir üstte yer alanlar ve en nihayetinde o kurum/kuruluş içinde yer alan akil insanlardan oluşan organlar..
Başarılı olamayan oyuncu teknik ekipteki kişiler tarafında, Teknik ekipteki kişiler hoca tarafından, Hoca, başkan; Başkan da Kongre veya Divan Kurulu tarafından eleştirilir. Eleştirileridir.
Bu kişiler bu eleştirileri yaparken kendi bireysel bilgi, birikim ve deneyimleri yanında kamuoyundan gelen isteklere, tepkilere, şikayetlere, eleştirilere kulak tıkayamaz. Yahut tıkar. O vakit de sonuçlarına göğüs gerer, geremezse katlanır.
İyi oynanmış ve/veya kazanılmış bir maçtan sonra tabii ki kimse kimin nerede oynadığını sormaz, sorgulamaz. Çünkü yapılabilecek en iyi iş yapılmış, başarı elde edilmiştir. Bkz: Kayseri.. İstanbul’da, fener’e kendi sahasında dünyayı dar etmiş, 1 puanı alıp evine döndüğünde kim ne diyebilir? Kendi evinde, kendi seyircisi önünde Kayseri’ye 2 puanı veren fener’e de kim ne demez?
Bu işleri kolay olmadığı zaten belli hocam. Tersini söyleyen yok ki zaten. “Oraya o adamı koydum. Çünkü O’nun bu seçimi yapabilecek kalibrede bir adam olduğuna” inanmıştım.. Ama ya bu konuda yanıldıysam? Yahut yanılmadım, haklıydım. O adam tam da o adamdı. Ama bilmediğim bir nedenle akla uygun olmayan işler yapmaya, garip garip sonuçlar almaya neden olacak hatalar yapıyorsa, yapmaya başladıysa?.
Ciro’ya yılda 10.000.000 Euro veriyor ve ondan sadece skor bekliyorsan. Ciro da bu beklentiyi kabul edilebilir süreler aşıldığı halde yerine getiremiyorsa, eleştirilir.
Ciro, bu beklentiyi karşılayamamasının nedenini kendisine top gelmemesi olarak izah ediyorsa, duruma bakılır, adam haklıysa top getirmeyenler eleştirilir.
Top getirmeyenler bu başarısızlığa takım içi organizasyon bozukluğunun neden olduğunu söylüyorsa hoca; Hoca da bu organizasyonsuzluğun nedeninin takımı oluşturan oyuncuların yetersizliği, takım kadrosunun kötülüğü olduğunu iddia ediyorsa yine duruma bakılır ve bu itiraz doğruysa bu kez başkan eleştirilir.
Ama her hal ve durumda, bu söylenenlerin tamamı doğru ve apaçık birer gerçek de olsa bu, her pozisyondaki kişiyi temize çıkartmaz. Herkes bulunduğu mevki itibariyle yaptıkları sebebiyle övülür, alkışlanır. Yapamadıkları sebebiyle de eleştirilir, yerilir.
Bu böyledir hocam Kimse eleştiriden muaf değildir. Herkes eleştirilir ve hatta mutlaka eleştirilmelidir. Çünkü bu, o kişilerin de -aslında- yararınadır. Yerinde ve dozundaki baskı kişileri daha dikkatli olmaya, işlerini daha özenli yapmaya sevk eder.
Kaynar suya ihtiyacımız varsa şayet, bilmeliyiz ki kapağı kapalı bir tenceredeki su, kapağı açık olandan daha erken kaynamaya başlar.
Dikkatten uzak tutulmaması gereken tek konu Dozdur. Her iyiliğin, her olumsuzluğun sebebi olan Doz..
Yanacıklarından öptüm.
Sana bir ödev: Seni çok sevdiğimi, çok önemsediğimi unutmuyorsun. Ok?.. 👍🙂🥰🍻🤍
Telefonu yahut tableti elime alır, ara ara foruma girer, beyaz sakallı kırmızı külahlı mavi suratlı ve fakat nur yüzlü bir adamın elinden çıkmış yazıya muhabbetle bakar, ıçeriğiyle zerre-i miskal ilgilenmez, yalnızca seyreyler dururum..
Bundan sonra gelecek yazılar başımın tacıdır elbette, o başka.. Ama bunu okumam.. Okumaya kıyamam..
Hoş geldin be kardeşlik..
Nerelerdeydin diye sormamı hiiç bekleme. Ahan da buradasın ya.. O yeter bu ağabeyine.. 🥲🤍👍👏😕😐😶
3
Bu arada, @lojistik21 kardeşim gönül koyarsa, “E, aşk olsun be abi.. Bana kefil değil misin yani..” derse haklı olur.. Ama, en azından bugüne kadar fazlaca gördüğüm/görüştüğüm biri olmadığından zikretmedim ismini, başka bir nedenle değil.. Özür.. 👍🤍🙂😏😎
Sen yaz hocam, yaz..
@lozan‘a zaten kefilim, de, Diğer arkadaşlardan da hiçbirinin senin yazılarına karşı çıkacağını, dis atacağını sanmam..
Kimi fikirlerine katılmayanlar olur belki, bilemem, normaldir..
Ama bu karşı çıkışların büyük bir saygı çerçevesinde olacağına adım kadar eminim..
Bu tür saygılı itirazları senin de sevgiyle karşılayacağına emin olduğum kadar..
Hepsini bırak, Forum kurusa, senin yanındayım ben yahu, EvvelAllah yani..
👍👍👍👍👍 👏👏👏👏👏 🤍🤍🤍🤍🤍
4
Eyvallah.. 👍🤍😕🤐
Viewing 10 comments - 11 through 20 (of 3,568 total)
Vayy, yoldaş?
Bize haberi bırak, maber bile vermeden doom günü yapmışın kendine?
Buzz gibi köpüklü kaaveleri de bir başına içersin şimdi sen..
Neyyys-se artık.
(kaç oldun hocu? bak, aramızda kalsın ama, “du’ biraz, bekle beni, yetişiyom..” diyorsan beklerim, haberin olsun.. ben de dinlenmiş olurum hem, biraz..)
Nice nice mutlu yıllara yoldaşım benim..
🤍👍👏😏😎🍻
🤍🤍🤍🤍🤍
Serdar Hocam, can hocam..
🤍🥰👍🙂
İyi, peki..
👍🙂🤍
Seni seviyorum.
Bu forumu da seviyorum.
O nedenle kimden, nereden ve neden geldiği belirsiz bir “eksi” atmak yerine -şayet varsa- katılmadığım noktaları yazarak yanıtlıyorum.
Ve elbette bu yaklaşımı kesin, net ve mutlak olarak, tersini şiddetle reddederek -şayet bir gün bu mecraya bir yazı yazarsam- kendim için de talep ediyorum..
Başlayalım:
Bu koşulsuz teslimiyete asla katılmıyorum..
Herkes; kişi ya da kurum/kuruluş fark etmeksizin eleştirilir.
Eleştirilmeye mahkumdur.
Bir yargılama yapılır,
Yüzlerce benzer davaya bakmış, kararlar vermiş yılların hakimi bir karar verir.
Taraflardan biri kararı beğenmez, bir üst mahkemeye taşır.
Bir üst mahkemenin vereceği karar da hatalı olabilir.
O zaman daha üst, o da olmazsa bir üst (vs..) makamlara gidilir.
Yani yapılan her iş, verilen her karar eleştirilebilir.
Çünkü toplumun gelişimi ancak böyle sağlanabilir.
İnsanın yücelişinin temelinde eleştiri yatar.
Tabii ki her önüne gelenin, lafı ele alan her dangabozun ulu orta salladığı türden eleştirilerden söz etmiyorum.
En az o kararı veren kadar yetkin birinin eleştirileridir benim sozünü ettiğim.
O nedenle oyuncunun, teknik ekibin, hocanın ve nihayetinde başkanın da eleştirilmesi elzemdir.
Peki bunu kim yapar yahut yapmalıdır?
Hiyerarşik gidişe uygun olarak hep bir üstte yer alanlar ve en nihayetinde o kurum/kuruluş içinde yer alan akil insanlardan oluşan organlar..
Başarılı olamayan oyuncu teknik ekipteki kişiler tarafında,
Teknik ekipteki kişiler hoca tarafından,
Hoca, başkan;
Başkan da Kongre veya Divan Kurulu tarafından eleştirilir.
Eleştirileridir.
Bu kişiler bu eleştirileri yaparken kendi bireysel bilgi, birikim ve deneyimleri yanında kamuoyundan gelen isteklere, tepkilere, şikayetlere, eleştirilere kulak tıkayamaz.
Yahut tıkar.
O vakit de sonuçlarına göğüs gerer, geremezse katlanır.
İyi oynanmış ve/veya kazanılmış bir maçtan sonra tabii ki kimse kimin nerede oynadığını sormaz, sorgulamaz.
Çünkü yapılabilecek en iyi iş yapılmış, başarı elde edilmiştir.
Bkz: Kayseri..
İstanbul’da, fener’e kendi sahasında dünyayı dar etmiş, 1 puanı alıp evine döndüğünde kim ne diyebilir?
Kendi evinde, kendi seyircisi önünde Kayseri’ye 2 puanı veren fener’e de kim ne demez?
Bu işleri kolay olmadığı zaten belli hocam.
Tersini söyleyen yok ki zaten.
“Oraya o adamı koydum. Çünkü O’nun bu seçimi yapabilecek kalibrede bir adam olduğuna” inanmıştım..
Ama ya bu konuda yanıldıysam?
Yahut yanılmadım, haklıydım. O adam tam da o adamdı. Ama bilmediğim bir nedenle akla uygun olmayan işler yapmaya, garip garip sonuçlar almaya neden olacak hatalar yapıyorsa, yapmaya başladıysa?.
Ciro’ya yılda 10.000.000 Euro veriyor ve ondan sadece skor bekliyorsan.
Ciro da bu beklentiyi kabul edilebilir süreler aşıldığı halde yerine getiremiyorsa, eleştirilir.
Ciro, bu beklentiyi karşılayamamasının nedenini kendisine top gelmemesi olarak izah ediyorsa, duruma bakılır, adam haklıysa top getirmeyenler eleştirilir.
Top getirmeyenler bu başarısızlığa takım içi organizasyon bozukluğunun neden olduğunu söylüyorsa hoca; Hoca da bu organizasyonsuzluğun nedeninin takımı oluşturan oyuncuların yetersizliği, takım kadrosunun kötülüğü olduğunu iddia ediyorsa yine duruma bakılır ve bu itiraz doğruysa bu kez başkan eleştirilir.
Ama her hal ve durumda, bu söylenenlerin tamamı doğru ve apaçık birer gerçek de olsa bu, her pozisyondaki kişiyi temize çıkartmaz.
Herkes bulunduğu mevki itibariyle yaptıkları sebebiyle övülür, alkışlanır.
Yapamadıkları sebebiyle de eleştirilir, yerilir.
Bu böyledir hocam
Kimse eleştiriden muaf değildir.
Herkes eleştirilir ve hatta mutlaka eleştirilmelidir.
Çünkü bu, o kişilerin de -aslında- yararınadır.
Yerinde ve dozundaki baskı kişileri daha dikkatli olmaya, işlerini daha özenli yapmaya sevk eder.
Kaynar suya ihtiyacımız varsa şayet, bilmeliyiz ki kapağı kapalı bir tenceredeki su, kapağı açık olandan daha erken kaynamaya başlar.
Dikkatten uzak tutulmaması gereken tek konu Dozdur.
Her iyiliğin, her olumsuzluğun sebebi olan Doz..
Yanacıklarından öptüm.
Sana bir ödev:
Seni çok sevdiğimi, çok önemsediğimi unutmuyorsun.
Ok?..
👍🙂🥰🍻🤍
🤍🙂👍👏🌄
@lojistik21
Baştan söyleyeyim: Ben bu yazıyı okumam hocam..
Telefonu yahut tableti elime alır,
ara ara foruma girer,
beyaz sakallı
kırmızı külahlı
mavi suratlı
ve fakat nur yüzlü bir adamın elinden çıkmış yazıya muhabbetle bakar,
ıçeriğiyle zerre-i miskal ilgilenmez,
yalnızca seyreyler dururum..
Bundan sonra gelecek yazılar başımın tacıdır elbette, o başka..
Ama bunu okumam..
Okumaya kıyamam..
Hoş geldin be kardeşlik..
Nerelerdeydin diye sormamı hiiç bekleme.
Ahan da buradasın ya..
O yeter bu ağabeyine..
🥲🤍👍👏😕😐😶
Bu arada, @lojistik21 kardeşim gönül koyarsa, “E, aşk olsun be abi.. Bana kefil değil misin yani..” derse haklı olur..
Ama, en azından bugüne kadar fazlaca gördüğüm/görüştüğüm biri olmadığından zikretmedim ismini, başka bir nedenle değil..
Özür..
👍🤍🙂😏😎
Sen yaz hocam, yaz..
@lozan‘a zaten kefilim, de,
Diğer arkadaşlardan da hiçbirinin senin yazılarına karşı çıkacağını, dis atacağını sanmam..
Kimi fikirlerine katılmayanlar olur belki, bilemem, normaldir..
Ama bu karşı çıkışların büyük bir saygı çerçevesinde olacağına adım kadar eminim..
Bu tür saygılı itirazları senin de sevgiyle karşılayacağına emin olduğum kadar..
Hepsini bırak,
Forum kurusa, senin yanındayım ben yahu,
EvvelAllah yani..
👍👍👍👍👍
👏👏👏👏👏
🤍🤍🤍🤍🤍
Eyvallah..
👍🤍😕🤐