Sevgili Edu, Belli ki yazıyı doğru düzgün okumamışsın yada okuduğunu anlayamamışsın. Her ikisi de senin hanene eksi yazar ama yine de ben derdimi anlatayım.
Rafa Silva’yı hedefe koymadım ama koymam gerekirse de çekinecek değilim. Ben orada diyorum ki parasını ödeyemeyeceğiniz oyuncu almayın takıma, yani sitemim yöneticilere. Her sene aynı olayları yaşamaktan bıkmadık mı artık? Maaşını ödeyemediğimiz tonla adam alıp sonrasında onlarla sorun yaşayıp sene sonu da sözleşmelerini sonlandırmaya veya takımdan göndermeye çalışmadık mı? Almasınlar ki maçta saçma sapan rabona deneyip bariz gol şansını yemesin sende mi Brütüs dedirtmesin (Rafa Silva), grup seks partisinden kendini sakatlayıp sanki antrenmanda sakatlanmış gibi gösterip belim ağrıyor diye oynamak istememe gibi bir durum göstermesin (Fernandes), zaten zar zor gidilen şampiyonluk yolunda götüm başım ağrıyor diyerek sezon sonuna 10 maç kala takımı satma gibi durumu olmasın (Aboubakar). Ki bu söylediklerim arasında içlerinde gerçekten işe yarar tek adam var ki o da Silva. Fernandes eğer kalsaydı kadın dövmekten ceza alacaktı. Aboubakar konusunu defalarca kez anlatmama rağmen hala ısrarla anlamıyorsun ama yine anlatacağım. Aboubakar denen soysuz köpek kendi ülkesinde ev yaptırdığını bahane göstererek önce yıllık maaşının tamamını o sene Şubat ayında peşin olarak ödenmesini istedi. Teklif yönetim tarafından reddedildi ve teklif reddedildi diye 4 maça sakatım diyerek çıkmadı. Sonrasında Sergen hocanın isteği doğrultusunda Mart ayının başında 1 Milyon Avro kendisine peşin ödeme yapıldı. Yıllık maaşından Haziran ayına kadar sadece 3 taksit halinde 300 Bin Avro’su kalmıştı. Yani evini yaptırabilecek kadar parayı almıştı. Bu sefer ne yaptı biliyor musun? Dedi ki falanca takımdaki bu kadar alıyor, filancadaki bu kadar bende o zaman 5,5 Milyon avro istiyorum. Bu teklifini önce Emre Kocadağ’a iletti, Emre bey reddetti, o da gitti Pini Zahavi denen menajeri olacak şerefsizi çağırdı, Beşiktaş yönetimine rest çekti! Sanki kodumun parçası Beşiktaş kulübünden büyükmüş gibi bu aşağılık hareketi yaptı. Yönetim durumu hocaya sordu sen ne dersin diye, Sergen ne dedi? Bırakın, siktirsin gitsin, ben kalanlarla da olsa bu şampiyonluğu alacağım dedi ve aldı. Yönetim de hem Aboubakar hem de menajerinin restini gördü. Beşiktaş o sezon Aboubakar şerefsizine rağmen şampiyon oldu. Velhasıl kelam seni aynı sezonda iki kere satmaya kalkmış, totale baktığında da hep para yüzünden bu takımı 5 kez yüz üstü bırakmış adamı “ama ama daha fazla verselerdi oynayacaktı.” diye boşuna avutma kendini. 5 verseydin 7, 7 versen 10 isteyecek kadar ahlaksız, şerefsiz ve dengesiz bir adam Aboubakar. Bunu defaatle söylediğim halde sen hala kendi söylediğinde diretiyorsan, kendi kurguladığın yalana inanmak istiyorsan diyeceğim bir şey yok ama şu çıkarımı yapabilirim: “Demek ki senin için Beşiktaş Aboubakar isimli şerefsizden küçük bir kulüp.” Ama değil, hiç olmadı, olmayacak. O yüzden yok o kafa bunu yedi, bu kafa onu yedi falan değil. Fernandes cezaevini boylayacağını, Aboubakar’da başını yiyeceğini anlayınca kuyruğunu kıstırıp siktir olup gittiler. Ha birde Rafa Silva’nın aldığı para bana çok geliyor kardeşim yalan mı söyleyeyim sana? Bodo – Glimt denilen takımın maaş skalasının tamamı yani 7 Milyon Avro’yu biz sözleşmeyle Rafa’ya bağlamışız. Biz Uefada elendik, üstüne o takıma da yenildik ama adamlar çeyrek finale yol aldı. Ben bu tip yüksek maaşlı oyuncu işlerini sevmiyorum, buna dair zibilyon tane gerekçe sayarım sana ama en basitine indirgersek işi; futbol bir takım oyunu olarak oynanıyor, tek kişi sana kupalar, zaferler, şampiyonluklar kazandırmıyor. Kazandıranlar da Ronaldo, Messi, Maradona, Pele gibi oyunculardı ki onlarda eskide kaldı. Diyeceksin ki lacivertli olanla kırmızılı olanla yarışamazsın bu durumda. Hayır, hiç alakası yok. İkisi de az aşağıda bahsedeceğim takım hüviyetine sahip AZ Alkmaar’a okşandılar. Bodo gelseydi ona da okşanacaklardı. Halbuki onlar para için biri hükümete, diğer para babalarına okşatmaya da alışıklar, Beşiktaş değil. Ha ben yaparım diyorsan yönetime adaylığını koy, geç başa istediğini yap. Halep orada, arşında burada. Benim derdim, ahlaklı, futbolu nakış gibi işleyen, takımdaşlardan kurulu, sanki seni sahanın içinde mücadele ediyormuşçasına tutkuyla bağlayıp heyecanlandıran bir takımla güzel oyun seyretmek, senin derdin yıldız futbolcularla Real gibi bir takım görmek. Yani aramızdaki fark dağlar denizler anlayacağın.
8
Sevgili Soner abim, (yaşın benden büyük olduğu için abi demek daha iyi geliyor)
İnan 10-20 seneye gerek yok. Adam akıllı 3 senede toparlarsın. Bodo Glimt denen takım sezon başında 27 milyon avro değerinde bir takımdı, maaşlar toplamı da 7 milyon avro. Adamlar Avrupa Liginde çeyrek finalde, biz neredeyiz? Hepi topu 5 yabancıları var. Kendi çocuklarına güveniyorlar, yaş ortalamaları 25. Daha çok örneğini verebilirim ama sen demek istediğimi gayet iyi anlıyorsun.
Ahlaklı, futbolu az biraz bilen, futbolu bir meslek olarak addeden, mesleğini gönülden yapan, sahaya çıktığında her şeyden çok kendi onuru için mücadele edecek, takım arkadaşlığı nedir bilen 10 oyuncu ve alttan karma yapacağın 10 oyuncu ile bu işi kotarırsın. Ha tabi birde bunların başına forma adaleti sağlayacak, yine futboldan ve futbolcudan anlayan, meslek etiğine dikkat eden bir adam koyman lazım.
Keşke yetki elimde, birazda zamanım olsa, 3 senede neler yapabileceğimi göstermek isterdim ama ne öyle şans ne de zaman…
Şu konuda da katılmıyorum, 200 milyon avroyu bu takıma verecek olanda kurtaramaz bu işi. Hüseyin Yücel 40 milyon avro (yaklaşık 1,6 milyar TL) koyduğu sezonda biz bunları yaşıyoruz. Bir senede onun verdiği hariç yaklaşık 190 milyon Avro (7,5 milyar TL) da borç arttığı halde hemde. Futbol aklı olmadıkça isterse Katar Şeyhlerinden biri alsın yine fark etmeyecek. Hüsranla bitecek tüm sezonlar.
Önce doğru bir futbol aklı, doğru bir teknik adam, doğru oyuncu grubu ile 3 sene. Tabi yapabilirlerse…
5
Ne yapsın üstadım? Kendini parçalasa da o da biliyor ki gelecek hafta yine tahtaya önce Immobile davarı yazılacak, yaza da satılacak ve takıma 3-5 oyuncu daha alınacak. Niye zorlasın ki? Kanada açılması gereken İmmobile gitmiyor, Rafa gitmiyor, orta değil, pas için Masuakuya yaklaşıyor, pas alamadan içeriye orta kesiliyor. Nereye koşsun ki? Hem çocuğa ayp değil mi, hem bu Immobile kadar formsuz ve vasatken 11e yazmıyorsun, sonra da bir şeyler yapmasını bekliyorsun. Olmaz hocam, forma adaletini sağlamazsan, küstürürsün oyuncuyu. Semih küsmüş, haksız da değil, sırada küstürülecek Emirhan, Fahri ve Mustafa var.
1
Şöyle sorayım hocam, ne yaparsan yap, ne kadar çalışırsan çalış, illa kafadan tahtaya yazılacaklar belliyken, sen ne kadar mutlu olabilirsin? Ox denen öküzü, İmmobile adlı davarı, Paulista sığırı senin önüne yazılacağını biliyorsan, ben ne bok yemeye buradayım diye sende sorarsın. Keza Hacıahmet, Semih, Mustafa ve Emirhan şuan sorguluyordur biz ne ettik diye. Ben olsam sorardım çünkü. Forma adaleti sağlamadığın adamdan, sonradan oyuna girip götünü kurtarmasını bekleyemezsin. O yüzden ben ne Semih’e ne de Mustafa’ya zerre kadar kızmıyorum. Ellerinden geleni yapmasını istiyorsan önce el vereceksin, sonra ümit edeceksin. Bizim çocukların elinden tutanı yok maalesef.
1
Hocam, kendin söylüyorsun forma adaleti yok diye. 11e koymadığı adamı sonra kurtarsın diye oyuna atıyor. İmmobile denen ölüyü mum yakıp arama çabasında, futbolu kafasında bitirmiş Ox denen öküzü her maç 11e yazıyor. E ne skime geldi bu Hacıahmet o zaman? Madem Ox denen öküzü oynatacaktık, bıraksaydı Hacıahmeti orada, belki sezon sonu elinden çıkarabilecektin. Arroyo sağından bindirecek adam arıyor, Rafa yada İmmobile denen sığırlar ikisi birden merkezde bekliyor, kanada açılayım top alayım veya öne geleyim duvar olayım, 2ye 1 bir yapalım yok. Öyle ortada gezinip durdular. Emirhan mesela niye kesik yedi bilen yok. Madem 3 stoperle çıkacaksın, sağ bekin yok bir haftadır sen bunun farkındasın, Onur’u da saymıyorsundur, buna da tamam, 3-5-2 oynamayı dene değil mi? O da yok. İşimiz çok zor çok…
1
Bu seferde kendinle çelişiyorsun işte bak. Diyorsun ki bu ülkede futbol diye bir düzen yok, e o zaman biz enayi miyiz elalemin yabancılarına 6-8-10 milyon avro bayılalım? Madem birinin borçları siliniyor, arazi veriliyor, diğeri hep katakulli peşinde, bu yüzdende benim bir şekilde önümü kesip başarı sağlatmayacaklar, sürekli köstek olacaklarsa ben niye Rafa’ya 7, immobile’ye 5,5 bayılıyorum ki? Çok saçma değil mi? O zaman immobile’ye topu taşımışız, taşımamışız ne önemi var? Rafa kendini parçalasa neye değecek? Sağ bek diğer maçta sol önde oynasa ne olur, stoper forvet olsa ne değişir? Sonunda yine beni geriye atacaklar değil mi? Onlar işlerini de görmeye devam edeceklerse neyi değiştirebiliriz ki?
O zaman ne yapalım da onlardan farklı bir şeyler yaparak başarılı olalım mesela? Üretime yada gelişime önem versek olmaz mı? Kendi oyun kültürünü geliştirmiş, altyapısı ve a takımı birbirine uyumlu, biri olmadığında yada ayrıldığında onun boşluğunu hiç aksattırmadan devam ettirecek bir yapı kursak, bu sayede borç harç veya alacak verecek düşünmesek olmuyor mu? Aslında olur, olur olmaya da, yukarıda da değindiğim gibi sizin nesilde sabır yok. Birde üstüne sosyal medya da kolay erişim olunca pilav üstüne ketçap işte. Ne tadı ne tuzu var bu işin. Bizimki boş lakırdı etmek. Gerçekten kendiyle çelişen birine bende bir şey anlatmaya çabalıyorum. Benim hatam, haklısın.
Futbola yeni bir soluk getiriyorsun Edu tebrik ederim. Hücum bek diye bir tabir yok, sanırım yeni çıktı. Hücumcu bek var, kanat bek var da hücum bek enteresan. Bek kelimesinin kökeni olan “Back” kelimesinin Türkçe anlamı olan “Geri” anlamıyla hücumu birleştirmek. Hücum geri? O ne ola ki? Neyse sen bir ara açıklarsın onu da.
Bu ikisi yüzünden maç kazanamıyoruz demedim ki, onu nereden çıkardın? Birisi hücum oynamamıza engel, birisi defans yapmamıza. Dzeko’nun arkasında El Nesyri var da sendeki Rafa Silva ne oynuyor? 10 numara mı yoksa forvet mi? Forvet gibi sanki he ne dersin? E El Nesyri kadar da kazanıyor mu? Kazanıyor ama onun kadar katkısı var mı? Yok. Harici Muci de var, Syzmanski gibi.. Hepsi de deli paralar verdiğimiz oyuncular ama katkılar belli. Hatta bilerek bekledim ki kendin görüp tekzip yazar hatanı anlarsın diye ama ne mümkün!
100 milyon euroluk Osimhen’i nasıl sıçırttı ama 70 milyon Euro değeri olan takım? Çoook çoook büyük oyuncuydu ama sonuç? 6 golle defterini dürdüler GS’nin. O 100 milyonluk Osimhen’leri, 25 Milyonluk Sara’ları, 10-15 Milyonluk diğer büyüüük büyük topçuları da kurtaramadı değil mi? Önceliğin asla büyük veya isimli topçu toplamak – almak olmadığını, takım oyuncuları alıp takım olarak oynamak gerektiğini anlamak bu kadar zor değil yav.
Misal takım futbolcusu olan ve mesleğini en iyi şekilde icra etmeye çalışan Dzeko yoktan var edip gol attırdı. Kanada açılıyor, ileride top tutuyor, geriye gelip takım ileri top çıkartamadığında, topu alıp öne çıkartıyor, orta sahada top alıp ileri taşımaya çalışıyor. İmmobile işte tam da bu işleri yapamıyor. 39’luk Dzeko önde basıp top kapıp gol attırırken İmmobile’de böyle işler asla yok. Ben bunu söylüyorum. Sen hala top getiremiyorlar diyorsun. E Trabzon maçında 3 kere ağzına soktular topu, sonuç ne oldu?
Abuşebek konusuna gelince, 3 kere sattı seni, 3 kere yahu. Azıcık aklı olan der ki artık, bu adam ahlaksız diye ama sende hala aynı. Parasını arttırabilmesi için önce alıp alıp üstüne sakatım diyerek yattığı paraların karşılığını vererek başlamalıydı. O aldığı paranın içerisinde öksüzün, yetimin, günlük yevmiyeli çalışanın, amelenin, güvenlik görevlisinin, asgari ücretlinin, senin, benim, bir fiil milyonlarca insanın dişinden tırnağından arttırıp da kulübe verdikleri paralar var. Ama ne hacet. 3 alırken 5 ister, 5 verirsin El Neysri 7 alıyor, bende isterim der 7 verin der, onu da verirsin, İcardi 9 alıyor bende isterim der, onuda verirsin, Osimhen 11 alıyor bende isterim der. Dilin kemiği var mı? İster de ister. Yapmaz diyebilir misin? Diyemezsin, çünkü 3 kere yaptı bunu sana. Ama ne hacet… Kırk tane türkü biliyorsun kırkı da armut üstüne derler, seninki o hesap.
Borçlanarak büyüyorsa, sen bu kafayla şuan ne iş yapıyorsan, hemen ama hemen bırakıp ticarete atılmalısın. Borçlana borçlana büyü bakalım, göster bize bunu. Hatta büyüdükten sonra mesela kulübe üye ol, sonra genel kurul üyesi ol, ve hatta o kadar büyü ki hiç burada 3 milyon isterken 5 isteyen adama ağzını açtırma, çarp suratına parayı, al lan köpek de oynat, böylece dediğini de yapar kanıtlarsın bunu, bizde öğreniriz senden.
Ama işin sonunda sana kızmıyorum ve suç bulmuyorum. Büyük ihtimalle yaşın max 24-25. Senin nesil öyle bir dönemde yaşadı ki düşünmek, okumak, incelemek, analiz etmek, kişisel gelişime önem vermek, tutumlu olmak, üretmek, geliştirmek, borçlanmadan bir şeyleri sabrederek inşa edebilmek gibi insana erdem katan şeylerin hiçbirisi okullarda öğretilmedi, hatta bilerek yoksun bırakıldı ve sonuç olarak tüketim çılgını bir nesil oluşturuldu, hem de bile isteye. Bunun sonucunda da yukarıda saydığım düşünmek, okumak, incelemek, eğitime önem vermek, tutumlu olmak, üretmek, geliştirmek, borçlanmadan sabrederek bir şeyleri inşa etmek gibi şeylere tahammülünüz hiç yok. Var işte hazırı, bas parayı, parayı nereden ve ne şekilde bulduğunun da zerre önemi olmadan al, ego tatmin et. Durum tamamıyla bundan ibaret.
Olmaz. Bunlar 3milyon alırken 5 milyon avro istemek, bile bile maça çıkmamazlık etmek, paramı alamıyorum diyerek maçta bilerek gol yedirmek gibi huyları, kısaca takımı istisnasız her koşulda satmaları yok. Bunlar fazla ahlaklı, bize ahlaksız topçu lazım, futbolcu değil bak üstadım. Futbolu bir iş olarak kabul edip mesleğini icra eden değil. Şaklabanlıklar, şebeklikler, ahlaksızlıklar yapanlar lazım. Biz öyle seviyoruz.
2
Edu senin kadar futbol takip edip bu kadar futbol verisi cahili adam yoktur sanırım. Hayır birde dümdüz transfermarkt’a bile baksan bunları yazmazsın yahu.
İmmobile dinlenmeden oynuyor da Dzeko yatarak mı maç çıkartıyor? Adam 39 yaşında ama ikili mücadelede, hava topunda, koşuda, pasta vs vs tüm istatistikleri daha iyi. Dzeko 36 maç 2265 dakikada 19 gol 6 asist yapmış, 4 gol penaltıdan. Ceza sahasında 131 kez topla buluşmuş. İmmobile 29 maç 2083 dakikada 14 gol 1 asist yapmış. 5 golüde penaltı. Yani 9 gol atmış normal şekilde. 122 kez ceza sahasında topla buluşmuş.
Masuakuya gelince. 32 maç, bir gol 7 asisti var. Toplam gole katkı 8. Top kayıplarından ve pozisyon hatalarından yedirdiği gol sayısı 11. Harika sol bek! İnanılmaz, muhteşem ötesi hatta.
Topu taşıdığımızda immobile’nin kaçırdığı zamanları ve Masuakunun maç maç yaptığı eşeklikleri de tek tek sayarım da gerek yok. Sadece ismi olsun oyuncunun gerisi teferruat senin için.
10
Buna birçok alternatifle çözüm bulunabilir üstadım. Birkaçını sende söylediğimde anımsayacaksın zira biz bunun çözümünü tee Biliç zamanında yapmıştık.
Nasıl mı? Öncelikle stoperler kanada açılır, 6 numara merkeze gelir ve pas opsiyonu oluşturur, 8 numara da merkezin sağında yada solunda başka bir pas opsiyonu oluşturur. Bunu Atiba çok uzun süre yapmıştı.
Bunun decamında on numara ve forvet sırtı dönük olarak merkezde top alır ve rakip ortasaha o opsiyonları kapatmak için merkezi iyice kapatır.
İkincisi pozisyonun devamında merkez kapatıldıysa kanat bekler çizgiye basar ve yine pas opsiyonu oluşturur. Bunu Caner ve Gökhan’dan hatırlarsın. İyice kanatlara açılır ve top alıp driplingle ileri taşırlardı.
Bir diğeri ise kanatları merkeze çekip on numara ve forveti ileri doğru atmak ve defans arkası koşu göstermeleri ile olabilir. Misal yeni stadın ilk golünü Mario Gomez attığında merkezde golden önceki iki pası merkezde yapan Olcay ve Quaresma ikilisi. Üçüncü olarak Sosa’ya topu bırakıp asisti yaptırmışlardı.
Daha örneklerini arttırabiliriz. Her şeyden önce oyun mantığımızı tam olarak oturtmak. Şuan bir mantıkla ilerlemiyoruz. Hücum oynamak istiyoruz ama şablonlarımız yok, planımız yok, organizasyonumuz yok. Biraz hede hüdü, birazda bireysel yetenekle buralara kadar geldik.
Bunun içinde bireysel çalışmadan çok takım olarak taktik çalışmalara ağırlık verilmeli. Misal dar alanda 5e 2 pas çalışması yerine yarı sahada 9’a 7 hedefli pas çalışması yapılması daha uygundur. Ne işe yarar dersen, kondisyon kazanmak, saha içi organizasyonunu oturtmak, oyunculara motor pas becerisi kazandırmak, gelen rakibe karşı yarı sahada çıkış opsiyonlarını çoğaltmak, rakip yarı sahada ön alan presini uygulamak, alan daraltmak gibi çalışmalara katkı sağlar. Yorucudur ancak çok daha etkilidir. Zannedersem sene başı GvB bunu yapıyordu ancak oyuncuların kondisyonları düştükçe bundan vazgeçildi. En son antrenmanda yine 5e 2 pas çalışmasını gördüm.
Kısaca iyi antrenman programı, saha içi iyi organizasyon, bilinçli ve kondisyonlu oyuncularla çözülebilir bir durum üstadım söylediklerin. Ancak bu oyuncu grubuyla zor olduğunu düşünüyorum.
Sevgili Edu,
Belli ki yazıyı doğru düzgün okumamışsın yada okuduğunu anlayamamışsın. Her ikisi de senin hanene eksi yazar ama yine de ben derdimi anlatayım.
Rafa Silva’yı hedefe koymadım ama koymam gerekirse de çekinecek değilim. Ben orada diyorum ki parasını ödeyemeyeceğiniz oyuncu almayın takıma, yani sitemim yöneticilere. Her sene aynı olayları yaşamaktan bıkmadık mı artık? Maaşını ödeyemediğimiz tonla adam alıp sonrasında onlarla sorun yaşayıp sene sonu da sözleşmelerini sonlandırmaya veya takımdan göndermeye çalışmadık mı? Almasınlar ki maçta saçma sapan rabona deneyip bariz gol şansını yemesin sende mi Brütüs dedirtmesin (Rafa Silva), grup seks partisinden kendini sakatlayıp sanki antrenmanda sakatlanmış gibi gösterip belim ağrıyor diye oynamak istememe gibi bir durum göstermesin (Fernandes), zaten zar zor gidilen şampiyonluk yolunda götüm başım ağrıyor diyerek sezon sonuna 10 maç kala takımı satma gibi durumu olmasın (Aboubakar). Ki bu söylediklerim arasında içlerinde gerçekten işe yarar tek adam var ki o da Silva. Fernandes eğer kalsaydı kadın dövmekten ceza alacaktı. Aboubakar konusunu defalarca kez anlatmama rağmen hala ısrarla anlamıyorsun ama yine anlatacağım.
Aboubakar denen soysuz köpek kendi ülkesinde ev yaptırdığını bahane göstererek önce yıllık maaşının tamamını o sene Şubat ayında peşin olarak ödenmesini istedi. Teklif yönetim tarafından reddedildi ve teklif reddedildi diye 4 maça sakatım diyerek çıkmadı. Sonrasında Sergen hocanın isteği doğrultusunda Mart ayının başında 1 Milyon Avro kendisine peşin ödeme yapıldı. Yıllık maaşından Haziran ayına kadar sadece 3 taksit halinde 300 Bin Avro’su kalmıştı. Yani evini yaptırabilecek kadar parayı almıştı. Bu sefer ne yaptı biliyor musun? Dedi ki falanca takımdaki bu kadar alıyor, filancadaki bu kadar bende o zaman 5,5 Milyon avro istiyorum. Bu teklifini önce Emre Kocadağ’a iletti, Emre bey reddetti, o da gitti Pini Zahavi denen menajeri olacak şerefsizi çağırdı, Beşiktaş yönetimine rest çekti! Sanki kodumun parçası Beşiktaş kulübünden büyükmüş gibi bu aşağılık hareketi yaptı. Yönetim durumu hocaya sordu sen ne dersin diye, Sergen ne dedi? Bırakın, siktirsin gitsin, ben kalanlarla da olsa bu şampiyonluğu alacağım dedi ve aldı. Yönetim de hem Aboubakar hem de menajerinin restini gördü. Beşiktaş o sezon Aboubakar şerefsizine rağmen şampiyon oldu. Velhasıl kelam seni aynı sezonda iki kere satmaya kalkmış, totale baktığında da hep para yüzünden bu takımı 5 kez yüz üstü bırakmış adamı “ama ama daha fazla verselerdi oynayacaktı.” diye boşuna avutma kendini. 5 verseydin 7, 7 versen 10 isteyecek kadar ahlaksız, şerefsiz ve dengesiz bir adam Aboubakar. Bunu defaatle söylediğim halde sen hala kendi söylediğinde diretiyorsan, kendi kurguladığın yalana inanmak istiyorsan diyeceğim bir şey yok ama şu çıkarımı yapabilirim: “Demek ki senin için Beşiktaş Aboubakar isimli şerefsizden küçük bir kulüp.” Ama değil, hiç olmadı, olmayacak.
O yüzden yok o kafa bunu yedi, bu kafa onu yedi falan değil. Fernandes cezaevini boylayacağını, Aboubakar’da başını yiyeceğini anlayınca kuyruğunu kıstırıp siktir olup gittiler.
Ha birde Rafa Silva’nın aldığı para bana çok geliyor kardeşim yalan mı söyleyeyim sana? Bodo – Glimt denilen takımın maaş skalasının tamamı yani 7 Milyon Avro’yu biz sözleşmeyle Rafa’ya bağlamışız. Biz Uefada elendik, üstüne o takıma da yenildik ama adamlar çeyrek finale yol aldı. Ben bu tip yüksek maaşlı oyuncu işlerini sevmiyorum, buna dair zibilyon tane gerekçe sayarım sana ama en basitine indirgersek işi; futbol bir takım oyunu olarak oynanıyor, tek kişi sana kupalar, zaferler, şampiyonluklar kazandırmıyor. Kazandıranlar da Ronaldo, Messi, Maradona, Pele gibi oyunculardı ki onlarda eskide kaldı.
Diyeceksin ki lacivertli olanla kırmızılı olanla yarışamazsın bu durumda. Hayır, hiç alakası yok. İkisi de az aşağıda bahsedeceğim takım hüviyetine sahip AZ Alkmaar’a okşandılar. Bodo gelseydi ona da okşanacaklardı. Halbuki onlar para için biri hükümete, diğer para babalarına okşatmaya da alışıklar, Beşiktaş değil. Ha ben yaparım diyorsan yönetime adaylığını koy, geç başa istediğini yap. Halep orada, arşında burada.
Benim derdim, ahlaklı, futbolu nakış gibi işleyen, takımdaşlardan kurulu, sanki seni sahanın içinde mücadele ediyormuşçasına tutkuyla bağlayıp heyecanlandıran bir takımla güzel oyun seyretmek, senin derdin yıldız futbolcularla Real gibi bir takım görmek. Yani aramızdaki fark dağlar denizler anlayacağın.
Sevgili Soner abim, (yaşın benden büyük olduğu için abi demek daha iyi geliyor)
İnan 10-20 seneye gerek yok. Adam akıllı 3 senede toparlarsın. Bodo Glimt denen takım sezon başında 27 milyon avro değerinde bir takımdı, maaşlar toplamı da 7 milyon avro. Adamlar Avrupa Liginde çeyrek finalde, biz neredeyiz? Hepi topu 5 yabancıları var. Kendi çocuklarına güveniyorlar, yaş ortalamaları 25. Daha çok örneğini verebilirim ama sen demek istediğimi gayet iyi anlıyorsun.
Ahlaklı, futbolu az biraz bilen, futbolu bir meslek olarak addeden, mesleğini gönülden yapan, sahaya çıktığında her şeyden çok kendi onuru için mücadele edecek, takım arkadaşlığı nedir bilen 10 oyuncu ve alttan karma yapacağın 10 oyuncu ile bu işi kotarırsın. Ha tabi birde bunların başına forma adaleti sağlayacak, yine futboldan ve futbolcudan anlayan, meslek etiğine dikkat eden bir adam koyman lazım.
Keşke yetki elimde, birazda zamanım olsa, 3 senede neler yapabileceğimi göstermek isterdim ama ne öyle şans ne de zaman…
Şu konuda da katılmıyorum, 200 milyon avroyu bu takıma verecek olanda kurtaramaz bu işi. Hüseyin Yücel 40 milyon avro (yaklaşık 1,6 milyar TL) koyduğu sezonda biz bunları yaşıyoruz. Bir senede onun verdiği hariç yaklaşık 190 milyon Avro (7,5 milyar TL) da borç arttığı halde hemde. Futbol aklı olmadıkça isterse Katar Şeyhlerinden biri alsın yine fark etmeyecek. Hüsranla bitecek tüm sezonlar.
Önce doğru bir futbol aklı, doğru bir teknik adam, doğru oyuncu grubu ile 3 sene. Tabi yapabilirlerse…
Ne yapsın üstadım? Kendini parçalasa da o da biliyor ki gelecek hafta yine tahtaya önce Immobile davarı yazılacak, yaza da satılacak ve takıma 3-5 oyuncu daha alınacak. Niye zorlasın ki? Kanada açılması gereken İmmobile gitmiyor, Rafa gitmiyor, orta değil, pas için Masuakuya yaklaşıyor, pas alamadan içeriye orta kesiliyor. Nereye koşsun ki? Hem çocuğa ayp değil mi, hem bu Immobile kadar formsuz ve vasatken
11e yazmıyorsun, sonra da bir şeyler yapmasını bekliyorsun. Olmaz hocam, forma adaletini sağlamazsan, küstürürsün oyuncuyu. Semih küsmüş, haksız da değil, sırada küstürülecek Emirhan, Fahri ve Mustafa var.
Şöyle sorayım hocam, ne yaparsan yap, ne kadar çalışırsan çalış, illa kafadan tahtaya yazılacaklar belliyken, sen ne kadar mutlu olabilirsin? Ox denen öküzü, İmmobile adlı davarı, Paulista sığırı senin önüne yazılacağını biliyorsan, ben ne bok yemeye buradayım diye sende sorarsın. Keza Hacıahmet, Semih, Mustafa ve Emirhan şuan sorguluyordur biz ne ettik diye. Ben olsam sorardım çünkü. Forma adaleti sağlamadığın adamdan, sonradan oyuna girip götünü kurtarmasını bekleyemezsin. O yüzden ben ne Semih’e ne de Mustafa’ya zerre kadar kızmıyorum. Ellerinden geleni yapmasını istiyorsan önce el vereceksin, sonra ümit edeceksin. Bizim çocukların elinden tutanı yok maalesef.
Hocam, kendin söylüyorsun forma adaleti yok diye. 11e koymadığı adamı sonra kurtarsın diye oyuna atıyor. İmmobile denen ölüyü mum yakıp arama çabasında, futbolu kafasında bitirmiş Ox denen öküzü her maç 11e yazıyor. E ne skime geldi bu Hacıahmet o zaman? Madem Ox denen öküzü oynatacaktık, bıraksaydı Hacıahmeti orada, belki sezon sonu elinden çıkarabilecektin. Arroyo sağından bindirecek adam arıyor, Rafa yada İmmobile denen sığırlar ikisi birden merkezde bekliyor, kanada açılayım top alayım veya öne geleyim duvar olayım, 2ye 1 bir yapalım yok. Öyle ortada gezinip durdular. Emirhan mesela niye kesik yedi bilen yok. Madem 3 stoperle çıkacaksın, sağ bekin yok bir haftadır sen bunun farkındasın, Onur’u da saymıyorsundur, buna da tamam, 3-5-2 oynamayı dene değil mi? O da yok. İşimiz çok zor çok…
Bu seferde kendinle çelişiyorsun işte bak. Diyorsun ki bu ülkede futbol diye bir düzen yok, e o zaman biz enayi miyiz elalemin yabancılarına 6-8-10 milyon avro bayılalım? Madem birinin borçları siliniyor, arazi veriliyor, diğeri hep katakulli peşinde, bu yüzdende benim bir şekilde önümü kesip başarı sağlatmayacaklar, sürekli köstek olacaklarsa ben niye Rafa’ya 7, immobile’ye 5,5 bayılıyorum ki? Çok saçma değil mi? O zaman immobile’ye topu taşımışız, taşımamışız ne önemi var? Rafa kendini parçalasa neye değecek? Sağ bek diğer maçta sol önde oynasa ne olur, stoper forvet olsa ne değişir? Sonunda yine beni geriye atacaklar değil mi? Onlar işlerini de görmeye devam edeceklerse neyi değiştirebiliriz ki?
O zaman ne yapalım da onlardan farklı bir şeyler yaparak başarılı olalım mesela? Üretime yada gelişime önem versek olmaz mı? Kendi oyun kültürünü geliştirmiş, altyapısı ve a takımı birbirine uyumlu, biri olmadığında yada ayrıldığında onun boşluğunu hiç aksattırmadan devam ettirecek bir yapı kursak, bu sayede borç harç veya alacak verecek düşünmesek olmuyor mu?
Aslında olur, olur olmaya da, yukarıda da değindiğim gibi sizin nesilde sabır yok. Birde üstüne sosyal medya da kolay erişim olunca pilav üstüne ketçap işte. Ne tadı ne tuzu var bu işin. Bizimki boş lakırdı etmek.
Gerçekten kendiyle çelişen birine bende bir şey anlatmaya çabalıyorum. Benim hatam, haklısın.
Futbola yeni bir soluk getiriyorsun Edu tebrik ederim. Hücum bek diye bir tabir yok, sanırım yeni çıktı. Hücumcu bek var, kanat bek var da hücum bek enteresan. Bek kelimesinin kökeni olan “Back” kelimesinin Türkçe anlamı olan “Geri” anlamıyla hücumu birleştirmek. Hücum geri? O ne ola ki? Neyse sen bir ara açıklarsın onu da.
Bu ikisi yüzünden maç kazanamıyoruz demedim ki, onu nereden çıkardın? Birisi hücum oynamamıza engel, birisi defans yapmamıza. Dzeko’nun arkasında El Nesyri var da sendeki Rafa Silva ne oynuyor? 10 numara mı yoksa forvet mi? Forvet gibi sanki he ne dersin? E El Nesyri kadar da kazanıyor mu? Kazanıyor ama onun kadar katkısı var mı? Yok. Harici Muci de var, Syzmanski gibi.. Hepsi de deli paralar verdiğimiz oyuncular ama katkılar belli. Hatta bilerek bekledim ki kendin görüp tekzip yazar hatanı anlarsın diye ama ne mümkün!
100 milyon euroluk Osimhen’i nasıl sıçırttı ama 70 milyon Euro değeri olan takım? Çoook çoook büyük oyuncuydu ama sonuç? 6 golle defterini dürdüler GS’nin. O 100 milyonluk Osimhen’leri, 25 Milyonluk Sara’ları, 10-15 Milyonluk diğer büyüüük büyük topçuları da kurtaramadı değil mi? Önceliğin asla büyük veya isimli topçu toplamak – almak olmadığını, takım oyuncuları alıp takım olarak oynamak gerektiğini anlamak bu kadar zor değil yav.
Misal takım futbolcusu olan ve mesleğini en iyi şekilde icra etmeye çalışan Dzeko yoktan var edip gol attırdı. Kanada açılıyor, ileride top tutuyor, geriye gelip takım ileri top çıkartamadığında, topu alıp öne çıkartıyor, orta sahada top alıp ileri taşımaya çalışıyor. İmmobile işte tam da bu işleri yapamıyor. 39’luk Dzeko önde basıp top kapıp gol attırırken İmmobile’de böyle işler asla yok. Ben bunu söylüyorum. Sen hala top getiremiyorlar diyorsun. E Trabzon maçında 3 kere ağzına soktular topu, sonuç ne oldu?
Abuşebek konusuna gelince, 3 kere sattı seni, 3 kere yahu. Azıcık aklı olan der ki artık, bu adam ahlaksız diye ama sende hala aynı. Parasını arttırabilmesi için önce alıp alıp üstüne sakatım diyerek yattığı paraların karşılığını vererek başlamalıydı. O aldığı paranın içerisinde öksüzün, yetimin, günlük yevmiyeli çalışanın, amelenin, güvenlik görevlisinin, asgari ücretlinin, senin, benim, bir fiil milyonlarca insanın dişinden tırnağından arttırıp da kulübe verdikleri paralar var. Ama ne hacet. 3 alırken 5 ister, 5 verirsin El Neysri 7 alıyor, bende isterim der 7 verin der, onu da verirsin, İcardi 9 alıyor bende isterim der, onuda verirsin, Osimhen 11 alıyor bende isterim der. Dilin kemiği var mı? İster de ister. Yapmaz diyebilir misin? Diyemezsin, çünkü 3 kere yaptı bunu sana. Ama ne hacet… Kırk tane türkü biliyorsun kırkı da armut üstüne derler, seninki o hesap.
Borçlanarak büyüyorsa, sen bu kafayla şuan ne iş yapıyorsan, hemen ama hemen bırakıp ticarete atılmalısın. Borçlana borçlana büyü bakalım, göster bize bunu. Hatta büyüdükten sonra mesela kulübe üye ol, sonra genel kurul üyesi ol, ve hatta o kadar büyü ki hiç burada 3 milyon isterken 5 isteyen adama ağzını açtırma, çarp suratına parayı, al lan köpek de oynat, böylece dediğini de yapar kanıtlarsın bunu, bizde öğreniriz senden.
Ama işin sonunda sana kızmıyorum ve suç bulmuyorum. Büyük ihtimalle yaşın max 24-25. Senin nesil öyle bir dönemde yaşadı ki düşünmek, okumak, incelemek, analiz etmek, kişisel gelişime önem vermek, tutumlu olmak, üretmek, geliştirmek, borçlanmadan bir şeyleri sabrederek inşa edebilmek gibi insana erdem katan şeylerin hiçbirisi okullarda öğretilmedi, hatta bilerek yoksun bırakıldı ve sonuç olarak tüketim çılgını bir nesil oluşturuldu, hem de bile isteye. Bunun sonucunda da yukarıda saydığım düşünmek, okumak, incelemek, eğitime önem vermek, tutumlu olmak, üretmek, geliştirmek, borçlanmadan sabrederek bir şeyleri inşa etmek gibi şeylere tahammülünüz hiç yok. Var işte hazırı, bas parayı, parayı nereden ve ne şekilde bulduğunun da zerre önemi olmadan al, ego tatmin et. Durum tamamıyla bundan ibaret.
Olmaz. Bunlar 3milyon alırken 5 milyon avro istemek, bile bile maça çıkmamazlık etmek, paramı alamıyorum diyerek maçta bilerek gol yedirmek gibi huyları, kısaca takımı istisnasız her koşulda satmaları yok. Bunlar fazla ahlaklı, bize ahlaksız topçu lazım, futbolcu değil bak üstadım. Futbolu bir iş olarak kabul edip mesleğini icra eden değil. Şaklabanlıklar, şebeklikler, ahlaksızlıklar yapanlar lazım. Biz öyle seviyoruz.
Edu senin kadar futbol takip edip bu kadar futbol verisi cahili adam yoktur sanırım. Hayır birde dümdüz transfermarkt’a bile baksan bunları yazmazsın yahu.
İmmobile dinlenmeden oynuyor da Dzeko yatarak mı maç çıkartıyor? Adam 39 yaşında ama ikili mücadelede, hava topunda, koşuda, pasta vs vs tüm istatistikleri daha iyi. Dzeko 36 maç 2265 dakikada 19 gol 6 asist yapmış, 4 gol penaltıdan. Ceza sahasında 131 kez topla buluşmuş. İmmobile 29 maç 2083 dakikada 14 gol 1 asist yapmış. 5 golüde penaltı. Yani 9 gol atmış normal şekilde. 122 kez ceza sahasında topla buluşmuş.
Masuakuya gelince. 32 maç, bir gol 7 asisti var. Toplam gole katkı 8. Top kayıplarından ve pozisyon hatalarından yedirdiği gol sayısı 11. Harika sol bek! İnanılmaz, muhteşem ötesi hatta.
Topu taşıdığımızda immobile’nin kaçırdığı zamanları ve Masuakunun maç maç yaptığı eşeklikleri de tek tek sayarım da gerek yok. Sadece ismi olsun oyuncunun gerisi teferruat senin için.
Buna birçok alternatifle çözüm bulunabilir üstadım. Birkaçını sende söylediğimde anımsayacaksın zira biz bunun çözümünü tee Biliç zamanında yapmıştık.
Nasıl mı? Öncelikle stoperler kanada açılır, 6 numara merkeze gelir ve pas opsiyonu oluşturur, 8 numara da merkezin sağında yada solunda başka bir pas opsiyonu oluşturur. Bunu Atiba çok uzun süre yapmıştı.
Bunun decamında on numara ve forvet sırtı dönük olarak merkezde top alır ve rakip ortasaha o opsiyonları kapatmak için merkezi iyice kapatır.
İkincisi pozisyonun devamında merkez kapatıldıysa kanat bekler çizgiye basar ve yine pas opsiyonu oluşturur. Bunu Caner ve Gökhan’dan hatırlarsın. İyice kanatlara açılır ve top alıp driplingle ileri taşırlardı.
Bir diğeri ise kanatları merkeze çekip on numara ve forveti ileri doğru atmak ve defans arkası koşu göstermeleri ile olabilir. Misal yeni stadın ilk golünü Mario Gomez attığında merkezde golden önceki iki pası merkezde yapan Olcay ve Quaresma ikilisi. Üçüncü olarak Sosa’ya topu bırakıp asisti yaptırmışlardı.
Daha örneklerini arttırabiliriz. Her şeyden önce oyun mantığımızı tam olarak oturtmak. Şuan bir mantıkla ilerlemiyoruz. Hücum oynamak istiyoruz ama şablonlarımız yok, planımız yok, organizasyonumuz yok. Biraz hede hüdü, birazda bireysel yetenekle buralara kadar geldik.
Bunun içinde bireysel çalışmadan çok takım olarak taktik çalışmalara ağırlık verilmeli. Misal dar alanda 5e 2 pas çalışması yerine yarı sahada 9’a 7 hedefli pas çalışması yapılması daha uygundur. Ne işe yarar dersen, kondisyon kazanmak, saha içi organizasyonunu oturtmak, oyunculara motor pas becerisi kazandırmak, gelen rakibe karşı yarı sahada çıkış opsiyonlarını çoğaltmak, rakip yarı sahada ön alan presini uygulamak, alan daraltmak gibi çalışmalara katkı sağlar. Yorucudur ancak çok daha etkilidir. Zannedersem sene başı GvB bunu yapıyordu ancak oyuncuların kondisyonları düştükçe bundan vazgeçildi. En son antrenmanda yine 5e 2 pas çalışmasını gördüm.
Kısaca iyi antrenman programı, saha içi iyi organizasyon, bilinçli ve kondisyonlu oyuncularla çözülebilir bir durum üstadım söylediklerin. Ancak bu oyuncu grubuyla zor olduğunu düşünüyorum.