“Ne olmuş, nasıl olmuşsa, aşık olmuştu genç kız..” der ya hani rahmetli Cem Karaca, Tamirci Çırağı adlı parçasında,
Hah, işte.. Tam da ondan..
Ne olmuş, neden olmuş, nasıl bulmuş, ne diye gelmiş bilmiyorum ama FerMe gelmiş bizim eve..
Şimdi, aslında, garip olan şu ki FerMe’yi tanımam etmem..
Yani, terse de düşmeyelim şimdi, elbette tanırım da dünya gözüyle görmüşlüğüm, yan yana gelmişliğim filan yok..
O kadar ki, yolda karşılaşsak yürür gideriz ikimiz de, birbirimizin kim olduğunu bilmeden..
Gerçi bu konuda daha avantajlı olan benim, orası kesin..
En azından bazı doneler var elimde yoldaşıma dair..
Garip yoldaşımda o da yok..
Done derken, FerMe’nin boylu poslu, iri yarı biri olduğunu biliyor yahut en azından tahmin ediyoruz, eyvallah,
Sakallı, renkli gözlü ve en azından bana karşı güleç yüzlü olduğunu da..
Ama bu tarife uyan bir dolu genconun var olmasını geçtim, ben garip kardeşiniz kafası önde dalgın yürüyen bir adem evladı olduğundan eşini dostunu, arkadaşını komşusunu, öğretmenini iş ortağını filan görmeyip yanından geçtiği, sonrasında arkasından seslenilmesi sonucunda geri dönüp çağırana büyük bir hayretle baktığında yüzündeki şaşkaloz ifadeden mavra yapmadığı anlaşıldığından “Hayırdır birader?.. Görmüyorsun bizi?..” diye gider yapılmayıp, yalnızca “Allah Allaah..” diye acıyarak bakılmakla geçiştirilen onlarca olayın altında imzası olan biri olarak, nasıl olup da bu kez gelenin FerMe olduğunu anladığı pek belli olmasa da Hatice’yi bırakıp neticeye yoğunlaştığımızda olan biten kısaca şudur diyebiliriz: FerMe bize gelmiş, misafir olarak..
Bize, derken, evde zaten bir ben, bir de saygıdeğer hatunum, yani hepi topu iki kişi olduğu; saygıdeğer hatunum ise ağzı var dili yok bir kadıncağız olması hasebiyle yok hükmünde yani keenlemyekun durumunda olduğundan bize değil, doğrudan bana gelmiş desem daha doğru bir söz etmiş olacağım kanısındayım..
Bizim yoldaş gelmiş gelmesine ama, her nedense ön bahçede ya da evin odalarından birinde değil, rahmetli babacığımdan yadigar kalan, 15 gün kadar önce ailenin erkeğinin(horoz) eceliyle ölmesi sebebiyle dul kalmış olan tavukların(5 tane..) koca baskısından kurtularak başlarına buyruk bir biçimde salına salına dolaştıkları arka bahçede.. Oturmuş, konuşuyoruz..
Tavuklar görünmüyor ortalıkta, sanki yoklar..
FerMe biraz ileride, koca duta yakın bir yerde, piknik iskemlesine oturmuş, bacak bacak üstüne atmış, rahat.. Ben az daha beri taraftayım.. Elimde gitar..
Telleri metal gitarın.. Yeni takmışım.. Ama düz metal değil de nervürlü inşaat demirleri gibi, boğum boğumlar..
“Rahatsız etmez mi bunlar parmaklarını insanın?.. diye düşünüyorum..
Şöyle bir dokunuyorum sonra, ses harika, şıngır şıngır..
“Bir şey çalayım bari..” diyorum ama, ne?..
Hiçbir şey gelmiyor aklıma..
Notalarım da yok yanımda..
“Nedir?.. Nedir?..” derken Hekimoğlu’nu söylemeye başlıyorum..
Sol majör, do majör filan.. Çalması kolay, söylemesi kolay, herkes bilir..
“Hekim oğlu derler, benim adıma,
Aynalı martin yaptırdım da narinim..” diye çalıyorum, söylüyorum..
FerMe de davudi bir sesle eşlik etmeye başlıyor bana..
Yani, şimdi, aslında, çok da alçak gönüllü olmanın gereği yok, fena değildir sesim..
Ama Ferhat’ın sesi de garip bir şekilde benden daha güçlü, daha iyi çıkıyor, iyi mi?..
Harbi harbi, bas bariton bir sesle bastırıp beni, alıp sürüklüyor parçayı..
Haydaa.. Bak şimdi..
Neyse, söylemeye devam ediyoruz, beraber..
Finalde, nezaketinden ya da bana saygısından olsa gerek, “Çiftlice muhtarı puşttur pezevenk, Hekimoğlu geliyor da narinim uçkur çözerek..” bölümünü söylemeden bitiriyor parçayı..
O bölümü ben söylüyorum.. Ferhat da şaşkınlıkla bakıyor, “Varmış mı şarkıda böyle bir yer?..” diye.
“Deli Ziya görse, mutlaka bir kulp takar bu olup bitene..” diyorum kendi kendime..
“Ya gitara, ya tellere, ya parçaya, ya akorlara, ya sesimize, ya söyleyişimize..
Ya da “Oooh valla, keyfiniz keyif.. Burada toplanmışsınız, çalıp söylüyorsunuz..
Peki beni niye çağırmıyorsunuz?..” diye, ikimize..
….
….
Garip bir rüyaydı, vesselam..
Hayırdır inşallah..
Deveye sormuslar neden gitarin egri diye, nerem duzgun ki demis deve…
🤣🤣🤣🤣🤣
Hayirdir insallah;ferhata ve ziyaya ve tabiki sana bütün site sakinlerine selamlar.pazariniz aydinlik olsun.
Eyvallah hocam..
🌄🌄🌄🌄🌄
Böyle bir yeri mi varmış hekimoğlunun?! :)))
Hayır olsun yoldaşım, yeni görebildim rüyanı. Pek hoşmuş ortam, keşke gercek olsa:)
Acaba diyorum bilmeden bir araya falan mı geldik bu sıralar? Bu haftayı hızlandırılmış tur gibi geçirdik de yoldaş. Ayvalik- İzmir- Akyaka, son olarak Adrasan; denk mi geldik acaba? 🤔😏
Bu arada gerçekleşmemesi için bi neden yok bu rüyanın:) hazır deli de burdayken? Ne dersin? 😏😏
😏😏😏😏
🤍🤍🤍🤍