içinde

Biliyorum, Biliyorsun, Biliyor.. 😐😕😔

Haşa meclisten, birinin anasına küfredilğinde asıl niyet karşıdakinin canını yakmaktır sadece. Erkeğiz, biliriz..

Yoksa hakkında o rezil lafın sarfedildiği saygıdeğer hanımefendiyle karşı karşıya gelinse yapılacak tek şey eğilip saygıyla elini öpmektir, o Cennetten dahi üst seviyede yeri olan kadının, şüphe yok..

Burada da durum aynı.. 

Ortada bir tür küfür var, evet. Ama kast edilen kişi eli öpülecek “karakter” değil..

Ben de, siz de, serdar saatçı da ve hatta en fanatik trabzonsporlu taraftar da biliyor Beşiktaş’ın bu ülkenin en büyük kulübü olduğunu.

Tenhada denk gelip sorsak, ismi trabzon stadına verilmiş efsane futbol insanı Şenol Hoca da söyleyecektir bize, Beşiktaş’ın trabzon’dan da, diğer iki takımdan da büyük olduğunu.

E, peki, o zaman, neden böyle bir demeç verdi karakter bakımından zavallı bu çocuk?

Yanıtı basıt: Canımızı yakmak için.

Beşiktaş’la ilgili çok büyük hayalleri vardı, akıl almaz beklentileri vardı.

Ve valerian/anç ortaklığı nedeniyle gerçekleş(e)medi bu beklentiler. Bambaşka serüvenlere savruldu saatçı. 

Haklıydı/değildi tartışmasından varestedir ama bir türlü yediremedi bunu kendine serdar.. 

Akranlarına bakıyor. Ersin’e, Terzi’ye, Semih’e, Hekimoğlu’na.. ve hatta Beşiktaş’a dönmek için hasret çeken Emirhan’a.. Sonra dışarıda kalan kendine: Eziliyor.

O eziklikle de bizim canımızı yakmak istiyor.

Bir tür “Normal!..”

Şey vardı ya hani:

“Ne sen Leyla’sın, ne de ben Mecnun.

Ne sen sen yorgun, ne de ben yorgun.

Kederli bir akşam, içmişiz, sarhoşuz,

Hepsi bu!”

Hah, işte, tam da ondan..

Sahi, nasıl devam ediyordu o şarkı?

“Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan, sonradan..”

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin