içinde

Annunaki..

* Belgeli, tasdikli, ispatlı. Şimdilerde adı X Platformu olan eski adıyla Twitter’da da yazdım. Daha maçın 3. dakikasından itibaren anlamıştım çünkü.. Ayan beyan belli olmuştu neyi ne olacağı.. Yabancı bir ülkede de olsa güya “kendi sahamızda” oynadığımız, mutlak kazanmak zorunda olduğumuz bir maçtı.. Ve takım koşmayı bıraktım, yürümüyordu (bile).

* Hiç de kötü başlamadığımız bir sezonu “Birkaç Kötü Adam” yüzünden tarihimizin en rezil dönemlerinden birine çevirmeyi başardık ya, helal olsun bize.. Güzel güzel giden takıma güya katkı yaptık arkadaş.. Hiç gereği yokken deve yükü maaşlar ödeme kaydıyla alıp koynumuza soktuğumuz Friedel denen adam Joao, N’dour ve Hocanın saplantılarıyla bir araya gelip Voltran’ı oluşturarak ot tıkadı çanımıza.

* Yoldan toplamanın da ötesinde (Allah misliyle vermeye devam etsin) adeta gökten tepesine yağar gibi kazandıkları için kendilerine bozuk para gibi gelen milyonlarca euroyu harcarken tüyü bile kıpırdamayan parayla bağını kopartmış (egosu Evrest’ten de yüksek) ultra zengin yöneticilerin, kendilerine çok normal, çok makul gelen ve zaten görev sürelerinin sonunda nasıl olsa geri alacaklarını bilmeleri sebebiyle saçarak dağıttıkları akıl almaz paralarla borç altına attıkları bu masum kulüp bütün ek yerlerinden, menteşelerinden sarsılmakta olduğu bir girdapta, merkezdeki Gayya Kuyusu benzeri çukura döne döne gidiyor, hepimizin gözleri önünde.

* İsrail takımına yenildik, Filistin Davası vb mevzulara hiç girmeyeceğim. Çünkü hem gerek yok, hem fazlasıyla anlamsız.. Filistin Davası gibi yürek paralayan bir trajedinin hakkından gelmeyi dünya uluslarını geçip, bu gezegenin en büyük 10-15 ülkesinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bir kenara bırakıp Beşiktaş’ın sırtına yüklemenin manasızlığı apaçık ortada çünkü.. Yenseydik, iyi olurdu.. Yenemeyince Filistin Davası’na ihanet etmiş olmadık. Hepi topu bir spor müsabakası oynadık. Yenemedik. Yenildik. Olan biten sadece bu!. Gelenin gidenin tepelemekten adeta şehevi bir haz aldığı şu canım kulübün sırtına olmayacak yükleri sarmaya kalkmasın sakın kimse..

* Belki olurdu, belki olmazdı bilmem. Ama bu dakkadan sonra bu başkanla bu hocanın (bir mucize olmazsa şayet) artık bu kulüpte dikiş tutmayacağını kuvvetle tahmin ederim. O nedenle devre arasını filan beklemeden hocayla yolları ayırmanın faydalı olmaktan da öte, elzem olduğunu düşünürüm. Başka ve hoca meselesi bu gece itibariyle bitmiştir. Her ikisi de dünyanın en iyi niyetli insanlarıdır, eyvallah. Ama köy görünüyor arkadaş, kılavuza gerek yok. Olabilecek en insanca şekilde yollar ayırılmalı. Benden söylemesi.

* Başkan gitti. Hoca gitti. Bu senenin hikayesi de -üç aşağı beş yukarı- sona erdiyse madem, aman ola, elinizi ayağınızı, gözünüzü kulağınızı öpeyim öyle Talisca/Malisca mevzularına girilmesin. Eldeki kadroyu maksimum verimle kullanacak bizden bir hoca ve doya doya süre verilecek bizim çocuklarla bu sene sona erdirilsin. Mevcut borçların üstüne eklenecek en ufak bir ek yük dahi koca kulübü -Allah korusun ama- tahmin edilemeyecek, bir daha geri döndürülemeyecek seviyelere düşürür.. Öyle kanat forvet/manat forvet filan geçelim abi. Önümüzdeki en az üç ve hatta beş seneyi toparlanma/yapılanma sezonu olarak peşinen kabul ederek ve her günü, her haftayı santimi santimine planlayarak yürümeyi başarabilirsek, bu süre boyunca da alabildiğimiz ölçüde çok taktik zaferler elde ederek yürüyebilirsek belllll-ki kurtulabiliriz açıkça görünmekte olan yıkımdan.

* Moraller bozuk olabilir, eyvallah. Dileyen gelsin, benimkine(morale yani) baksın, nerelere düşmüş.. Bu yıkım gecesinde olabildiğince sağlam duralım, bence. Kötü konuşmayalım. Birbirimizi kırmayalım. Aksine destek olsun herkes en garip lafları etmiş bile olsa forum arkadaşlarına. Kendi kendimizi tedavi edelim. Sarılalım. Kucaklaşalım. Birbirimizi beğeni bombardımanına tutalım. Camianın moralinin çıkış yapacağı yer bu Forum olsun.

* Küçük bir de öneri: Gerçi film/dizi evreni deyince benim diyen ademin eline su dökemeyeceği ortağım Cordobeslerin İkincisi biliyordur ama olsun, geride kalanlar için söylemiş olayım. Bron/Broen.. İsveç-Danimarka ortak yapımı olan bir dizi. Tavsiye ederim. İzleyin, kafanızı boşaltın. Sıkmayın, sıkılmayın. Kendinize, eşinize, ailenize, sevdiklerinize, işinize zarar vermeyin.

Sağlıcakla kalın.

Yürekten sevgilerimle.. 

Bir cevap yazın

GIPHY Uygulama Anahtarı Ayarlanmadı. Lütfen Kontrol Edin

  1. Hocam yazdiklarin sonuna kadar dogru da, bunu yapacak zeka ve dirayet bizde yok.
    Sakin güc, akilli dedigimiz sayin Arat bile dayanamadi, o kadar da para harcandi..
    Simdi Huseyin bey ve Adali bey aday olup, kesenin agzini acacaklar
    Amac gunu kurtarmak, yine bomba transferler adi altinda emeklilik zamani gelmis oyuncular gelecek
    Keske soyle 3_4 genc ama kendini ispatlamis oyuncu alipta 2 sezon hazirlanabilsek.
    Bunu taraftarda kabul etmez, bir sarmala girdik ya batacagiz
    ya cikacagiz
    Hakkimiz da hayirlisi

    2
    • Canım hocam, bizim kulübün gelir üretme potansiyeli çok düşük.

      Maç geliri yok,
      Şampiyonluk sayımız az olduğu için tff’den rakipler kadar prim alamıyoruz.
      Avrupa kupalarında yokuz. Yahut fazla ilerleyemiyoruz. Doğru dürüst gelir elde edemiyoruz.
      Sağlam yabancı transferimiz yok. Emekliliği gelmiş adamlara deve yükü para veriyoruz.
      Oynamayınca, oynamayınca gram gelir elde etmeden, artı boşa maaş ödüyoruz. Satıp para kazanamıyoruz.
      Sağlam kontratlar yapamıyoruz.
      Sevip sarıldığımız, omuzlarda taşıdığımız adamlar bizi ayakta “uyutuyor”
      Kartal yuvaları pahalı, ürünler kalitesiz, çeşiler az ve cazip değil.
      Oralardan da para gelmiyor.
      Sponsorlardan gelen para anında borçlara gidiyor.
      Ödediğimiz faizin haddi yok, hesabı yok.
      Kulübün borcu zaten arşa çıkmış.
      Eldeki sakat, yaşlı, kötü niyetli yabancıları oynatsan olmuyor. Oynatmasan boş yere yatıp maaş alıyor herifler.

      Yani, bunun gibi yüzlerce sebepten ötürü bizim bu borçları ödeme şansımız pek yok sanki.

      Taşınmaz satalım desen, bu kafayla biz, oradan gelecek parayı da heba eder kulübü bir bu kadar daha borca sokup tümden batırırız.

      O nedenle, iyisi mi, olabildiğince kendi evlatlarımızla, fazla da açılmadan, düşük fiyatlı, gelişime açık genç yabancılarla yürüyelim de tümden batmayalım, bari.

      Rafa’ya 6, Ciro’ya 16 filan diye diye açılıp duruyoruz.
      Açıldıkça da batıyoruz.

      Sakin sakin, birbirimizi kırmadan, usulünce tartışalım bu işleri de yürek yangınımız soğusun biraz.

      Gece boyu uyuyamadım.
      Hasta oldum, perişan oldum.
      Bilemedim..
      😔😔😔😔😔

      2